Mayıslar köyünde, bir İç Anadolu şehrinde olması umulmayacak sebze, meyve yetişir demiştik. Mesela bizim orada dut bol olduğu için ipekböcekçiliği de yapılır. Biliyorsunuzdur, ipekböceği sadece dut yaprağı yer.
Wikipedia’da şöyle bahsediliyor ipekböceğinden:
“Kelebek yumurtalarını dut yaprakları üzerine bırakır, yumurtladıktan üç dört gün sonra ölür. Baharda taze dut yaprakları üzerindeki yumurtalardan larva halinde çıkan tırtıllar sık tüylü ve siyahtır. Büyük bir iştahla devamlı dut yaprağı yerler ve dört beş defa gömlek değiştirerek bir, bir buçuk ayda 7 veya 8 santime ulaşırlar. Büyüdükçe renkleri açılır ve tüyleri kaybolur. İyice büyüyüp de hücrelerine yerleşince üst dudağındaki delikten iplik halinde zamk gibi bir sıvı çıkararak kozasını yapmaya başlar. Tırtıl önce kozanın dış kısmını sonra kendi vücudunun etrafını örmeye devam eder ve görünmez olur. Eğer kendi haline bırakılırsa iki üç hafta içinde kelebek haline gelerek ördüğü kozayı parçalar ve dışarı çıkar. Bu yüzden kozayı parçalamadan kozalar sıcak suya atılır veya sıcak su buharına tutularak tırtıl öldürülür. Böylece ipek kozaları elde edilir. Bu kozalardan da tel şeklindeki ipek lifleri çıkarılıp ham ipek üretilir.”
Tam da bu aralar ipekböceği yetiştirme mevsimi. Bizim köydeki akrabalarımız da yetiştiriyorlar. Hani marketlerde satılır ya kuru ekmek mayası aynı onun gibi bir kutu içerisinde böcek larvaları alınır kooperatiften. Sonra bunlar dut yaprağı üzerine serpilir.
Sonra bu böcekler yedikçe şişer, şiştikçe bir daha yer. Şöyle bir şey olurlar:
Daha sonra kozasını örmeye başlar, ördükçe de kendini içeriye hapseder. Vakti gelince de kozayı delerek uçar gider.
İşte tam o vakitte, delmeden kozaları yapraklardan ayırmak ve kooperatife satmak gerekir. Çünkü delinmiş koza değersizdir. Vaktinde koza yapraklar arasından alınır, tüyler elle ve bir sofra masasına takılmış demir bir çubuğun döndürülerek tüylerin demire sarılması ile temizlenir. Bu noktadan sonra kozalar aynen yumurta gibi kalır. Bu haliyle vakit kaybetmeden hemen kooperatife götürülür, kilo hesabı ile satılır. Hemen götürülmelidir çünkü bekledikçe kuruyarak kilo kaybeder, tartıda hafif çeker bu sefer.
Hatırlarım, ben çocukken babaannem ile rahmetli dedem tüm gelinlerini torunlarını çağırırlardı da bir günde tüm kozaları toplar çuvallarla kooperatife satardık. Akşama yetişsin diye ne de keyifle ve hızlıca çalışırdık. Çocukluğumun Mayıslar hakkındaki en güzel hatıralarından biridir bu hasat işlemi.
Hasat işleminin bir güzel yanı daha vardır. Artık böcekler (kozalar) toplandığı için evlerin odaları da bizlere kalacaktır. Çünkü böcek zamanı tüm aile halkı sadece bir odada yatar kalkar, yaşar. Diğer tüm odalarda böcekler olur, ranza sistemi ile döşenmiş yaylı divanların üzerinde. Bu böcekler aşırı derecede oburdur. Bunları beslemek için bazen günde 2-3 sefer eşek yüküyle dut yaprağı taşınır ranzalara.
Geceleri bu evde yatmak insana ürperti verirdi çünkü böceklerin kımıldarken ve yaprak yerken çıkardığı sesler bilim kurgu korku filmlerindeki gibiydi.
İpekböcekçiliğini köye ekonomik olarak oldukça büyük katkısı vardır. Sadece yetiştiricilik olarak değil, kozabirlikte insan gücü olarak da. Yakınlarımdan mevsimlik işçi olarak burada çalışanlar da var. Aşağıdaki fotoğrafı National Geographic’in sayfasından aldım. Şöyle de bir üst yazısı var:
“Eskişehir Sarıcakaya’nın, Mayıslar köyündeki fabrikaya getirilen ipekböceği kozaları fırınlandıktan sonra açıkhavaya çıkarılıp havalandırılıyor. Çünkü nem, çürümelerine neden oluyor. Kozalar depoya kaldırılmadan önce Faruk Akbaş’ın objektifine takılmış. Faruk Akbaş, fabrika binasının en üst katından çektiği bu fotoğrafla Gezi–Kültür” kategorisinde birincilik ödülü kazandı.”
Şimdi bu yazıyı yazarken biraz google’ladım, ne acayip şeyler gördüm. Hatta bizim köye ipekböceği görmek için turistik turlar bile yapılıyormuş. Allah Allah yahu yakında insanlar koyun, tavuk, yeşillik görmek için bile köylere turlar düzenleyecekler herhalde…
esen kalın...
0 yorum:
Yorum Gönder