Sonbahar sonunda evimizin etrafındaki mazılardan bol miktarda kozalak toplamıştım.
Kozalaklar birkaç hafta içinde ev ortamında kaloriferin üstünde kuruyunca içindeki tohumlar kolaylıkla döküldü. Bu tohumları da nemlendirilmiş perlitle karıştırarak bir torbaya koydum sonra da buzdolabında beklemeye bıraktım. Bu işleme soğuk katlama, ıslak katlama ya da soğuk-ıslak katlama deniyor. Soğuk katlama sayesinde tohumdaki embriyonun hemen çimlenmesi engellenerek yeterince olgunlaşması sağlanıyor. Bir müddet kış uykusu şeklinde dinlenen embriyolar daha sonra daha güçlü olarak çimlenebiliyorlar.
Havalar ısınır gibi olduğunda da, Mart'ın sonuna doğru buzdolabından çıkarttım. Hiç bir kıpırtı, çimlenme yoktu. Fakat iki gün sonra bir de baktım tohumların tamamına yakını çatlamış hatta çimlenmeye başlamışlar. Köklerini uzatmak için toprak arıyorlardı.
Bunları saksıda yetiştirmek üzere toprağı hazırladım. Bahçe toprağı ve torf karışımına biraz perlit ve deniz kumu ilave ettim. Araştırdığımdan öğrendiğime göre mazı gibi bitkiler kumlu topraklarda daha iyi köklenebiliyorlar. Deniz kumunu yıllar yıllar önce su koleksiyonu yaparken Kemer'den getirmiştim. (Bknz. "Su gibi aziz olun" başlıklı yazım). Deniz kumundaki tuzun bitki köklerine zarar vermemesi için iyice yıkadım temizledim. Toprağa ilave edip iyice karıştırdım.
Saksıdaki toprağın üstünü düzledikten sonra mazı tohumlarını mümkün olduğunca homojen şekilde toprağın üstüne yaydım. Üzerlerine, kabaca bir tohum kalınlığında toprak ilave edip tekrar düzledim.
Bir hafta geçmeden tohumlar üstlerindeki toprağı büyük bir güçle kaldırıp kabartarak gün yüzüne çıktılar. Güneşi gören mazı filizleri Allah'a şükreder gibi ellerini/dallarını açtılar. Keşke zaman atlamalı çekim tekniğiyle fotoğraflamış olsaydım. Ne muhteşem ve bir o kadar da ürkütücü bir görüntü olurdu. Topraktan hortlayan zombiler gibi...
Aklıma gelmişken rahmetli Muzaffer Eniştemin rahmetli babası tarlasıyla pek ilgilenmezmiş. Bu nedenle onun ekinleri başkalarının ekinlerine nazaran biraz kısa kalırlarmış. Kendisine “-Hasan Efendi senin ekinler büyümemiş” diyenlere de “-Eğil de bak, eğil de bak” dermiş. Benim mazıların fotoğrafını da o yüzden eğilip de çektim, büyük görünsünler diye. Henüz küçükler şimdilik ama gün be gün büyümekte filizler.
Mazılar iyice büyüyüp de ele avuca gelir gibi olduklarında artık miktarına da bağlı olarak ya bir tanıdığın nikâhında dağıtırız ya da zeytin-ceviz bahçemin kenarına çit niyetine dikeriz. Hele bir büyüsünler de…
Bizim mazılar da geçen zaman içerisinde iyice büyüdüler, saksıya sığamaz hale geldiler.
Sayıları çok olduğundan kökleri yanlara değil de derine doğru uzadı gitti. Şimdilerde bunları tek tek çıkartıp su bardaklarına dikiyorum.
Saksının yarısına gelemedim daha ama bardak sayımız 200ü geçti bile...
Öte yandan, çalışmakta olduğum şirketimin bahçesindeki ateş dikeni denilen çalıların da meyvelerinden toplamıştım. Onları da kalorifer üzerinde kuruttuktan sonra ezerek tohumlarını çıkarttım. Tohumları diğer kuru meyve parçalarından ayırmak için bir süzekten geçirdim.
Bu tohumlara soğuk katlama işlemi uygulamadım. Bir torba içerisinde kilerde serin ve karanlık bir yerde beklediler kış boyunca.
Mazılarla birlikte ateş dikeni tohumlarını da toprağa ektim. Henüz bunlarda bir hareket belirtisi yok. Artık uyguladığım yöntemden mi yoksa soğuk katlama yapılmadığından mı bilemiyorum. Belki de biraz daha beklemesi gerekiyordur toprakta, henüz 2 hafta oldu. Neyse bunu da bekleyip göreceğiz.
Sağlıcakla kalın.
0 yorum:
Yorum Gönder