Kene hafif geldi bir akrebi deneyelim...

Sağ el ve sağ ayak bileğimden akrep soktu. Olayın üzerinden yaklaşık 5 saat kadar geçti. Şu an bu satırları yazarken hastanedeyim.

Onlar da bizim şehidimiz...

Çanakkale ile arasında tam 8530 kilometre mesafede yatıyor olsalar da onlar da bizim şehidimizdir. Siz de bir buket sanal çiçek hediye ediniz gönülden gerçek dualarınızla birlikte. Nasıl yapacağınız burada tarif ediliyor.

Kendiniz Yapın: Tenekede Tavuk Pişirme Aparatı

Tenekede tavuk pişirebilmek için kendiniz evde malzemelerle son derece basit ve pratik bir aparat yapabilirsiniz.

Altın Oran ve Kabe

Altın Oran yani “Fi sabiti” 1.618, matematikteki üstün tasarım sayısıdır. Kalp atışlarımızda, DNA sarmallarının en ve boy oranında, kainatın dodecehadron adı verilen özel tasarımında, bitkilerin filotaksi denen yaprak dizilim kurallarında, kar tanesi kristallerinde, pek çok galaksinin spiral yapısında ve sayısız yerde Yaratıcı hep aynı muhteşem sayıyı kullanmıştır. Altın oran sayısı yani 1.618…

Mangal çeşitleri - Akla ziyan tasarımlar

"Yaşasın, mangal sezonu açıldı..." isimli yazı dizimize "Akla Ziyan Mangal Tasarımları" ile devam ediyoruz. Bu yazıda çok enteresan mangal tasarımları ile karşılaşacaksınız. Ya Rab bir zevk uğruna ne mangallar tasarlanıyor...

İyi Bir Tabletten Neler Olur?

Bir tablet bilgisayar evdeki hangi cihazların yerine geçebilir?

gardening etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
gardening etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Kayayı delen ağaç...

Güncelleme tarihi 20 Aralık 2012'nin son dakikaları. Kıyamete 5 kala...
İlk yayın tarihi 2 Mayıs 2011

"İşte böyle olacaksın, hiç olmadık yerde, dağın tepesinde tek başına bile kalsan dimdik! Köklerin kayayı delip geçecek, meydan okuyacaksın denize, dağlara. En güzel manzara da senin olacak, senin hakkın o!" demiştik şurada :



Aşağıdaki ağaç da Eskişehir'den Mayıslar'a doğru giderken, Mayıslar'a 4-5 km kala hemen çay köprüsünü geçince görebileceğiniz bir kayanın üstünde. 
Kayadır demememiş, toprağım yok ben nerede duracağım, suyum nereden gelecek dememiş,
delmiş geçmiş.



Kaya mı ağacı tutuyor yoksa ağaç mı kayayı? Belki de kökleri kayayı yamaca sabitliyordur. Doğanın dengesi müthiş...

Ya buna ne demeli...

14 Şubat 2012'de eklendi

Hele buna ne dersiniz? (20 Aralık 2012'nin son dakikalarında eklendi.)

Bu fotoğraf da benden. 27 Ekim 2012, İstanbul Fuar Merkezi otoparkı. Bitkinin çıktığı yere dikkatli bakınız. Beton ile asfaltın arasında kağıt bile giremeyecek kadar dar bir yerde... Sulayan yok, gübre veren yok, budayan, bakım yapan yok. Ama çıkmış oradan ve dimdik ayakta...



Allah "Ol!" der ve olur...


...


Doğadan ilginç şekillerdeki ağaç fotoğrafları [Bölüm 2 - Tuhaf Şekilliler]

[14 Şubat 2012'de güncellendi. İlk yayın tarihi 13 Şubat 2011]

Doğanın muhteşem tasarımı ve bazen de insanların küçük müdahaleleri ile şaşırtıcı şekillerde gelişmiş ağaç fotoğraflarından bazılarını burada toparladım. Bana ilginç geldiği için burada topluca paylaşmak istiyorum. Fotoğraflar google taraması sonucunda birden fazla siteden özellikle de wikipedia, flicker gibi site ve kişisel blog sitelerinden elde edilerek derlenmiştir. Tarama sonucunda bir çok fotoğraf bulunmuştur. Bunların bazılarına, photoshop'lu olduğu için burada yer vermedim. Kendimce yaptığım kategorilere göre işte size bir görsel doğa şöleni:

Bölüm 2 : DOĞAL OLARAK TUHAF ŞEKİLLİ AĞAÇLAR


 Avusturalya Sidney'de bulunmuş namaz kılan, rükuya varmış insan şeklinde bir ağaç.
Kıbleye doğru dönmüş olduğu iddia ediliyor, gidip görmedim bilemem artık.

Bu da arapça Allah  yazan ağaç



Timsaha benzeyen bir ağaç

Küçük Seramın Karla İmtihanı


Beklenen kar nihayet düştü gökten bahçelere... KüçükBahçem de sebeplendi yağan kardan. Yukarıdaki fotoğraf 10 Ocak'da evimin penceresinden gece 01:30 sularında çekildi.

Akşamüstü yağmaya başlayan kar KüçükBahçem'deki küçük seramın da üstünde birikmeye başlamıştı.


Sabah kalktığımda durum şöyleydi:


Biraz evin kuytusunda kaldığı için üzerinde aşırı bir birikme olmamış. Üzerinde görülen miktardaki kardan fazla etkilenmişe benzemiyor. Seranın içindeki turp, lahana, marul gibi bitkilerim de korunmuş oldu tabiatiyle...

KüçükBahçem'deki KüçükSeram Eskişehir'e düşen 2012'nin ilk karından alnının ve üzerindeki karın akıyla çıktı.


Yukarıdaki fotoğraf da arka bahçemden bir kare. Evin içinden tripodla gece modunda çektim.

Her şey gönlünüzce olsun.

Hidrotonda Tatlı Patates Çimlendirme

Yaz sonunda KüçükBahçem'deki sandıklardan topladığım kırmızı tatlı patateslerden küçük bir tanesini evin içinde köklendirmek üzere, aşağıdaki fotoğrafta görüldüğü gibi bir mama kavanozuna koymuştum.

Burada filizlenip iyice köklendiğinde, kızım ile birlikte bir hidroton (hydroton) saksısı hazırladık. Hidroton; perlit, vermikulit, cocopeat, kaya yünü gibi topraksız tarımda kullanılan bir yetiştirme ortamıdır. Özel bir kilin misket gibi şekillendirildikten sonra 1200 °C’ye kadar ısıtılması ile üretilir. Yüksek ısıda fırınlandığı için patlamış mısır gibi genişler, gözenekli bir şekil alır. Taş gibi kuru olduklarından toprak gibi dağılmazlar, bozulmazlar. Gerektikçe yıkanıp temizlenerek yeniden kullanılabilir. Hidroton tanelerinin pH değerleri nötrdür. Herhangi bir katkı, mineral, besin, gübre vs. içermezler. İçi boşluklu olduğu için hem hafiftirler hem de sıvıyı sünger gibi tutarlar. Dolayısıyla köklenme için ideal bir ortam oluştururlar.




Tatlı patates çimini topraksız tarımda kullanılan özel besin sıvısına daldırılmış hidroton dolu saksıya koyduktan tam bir ay sonraki görüntüsü aşağıdaki gibidir.


Saksıya değil de eve sığmadığı için KüçükBahçem'e taşımak üzere torf dolu bir saksıya aktardım.



Şu anki hali mi? Maalesef seramı henüz kurmadan KüçükBahçem'e taşıdığım için soğuktan donarak öldü. Biraz acele etmişim dışarıya almakla. Baharda bir kez daha deneyeceğim. Bu sefer hidroton saksıma bir de otomatik sulama ve suyu havalandırma sistemi ilave edeyim diyorum, şuradakiler gibi... http://www.hydroponics.net/


Her şey gönlünüzce olsun, kalın sağlıcakla...

KüçükSeram ve turplarım; turp gibiler maşallah...

KüçükSeram ve turplarım; turp gibiler maşallah...

KüçükBahçem'deki KüçükSeram'ın açılışını yapmıştım 17 Aralık 2011'de. Daha orada sera falan yokken; biberleri, domatesleri, patlıcan, peppino ve altın çilekleri söktükten ve bahçeyi kabaca çapalayıp temizledikten sonra; KüçükBahçem boş durmasın diye birkaç avuç kara lahana ve turp tohumu serpmiştim. Turplar ve lahanalar kendilerini gösterir gibi olduğu vakit de üzerlerine serayı oturttum.

Seranın altında daha korunaklı olduğu için Eskişehir'in meşhur soğuk ayazından fazla etkilenmediler, yavaş yavaş büyüyorlar burada.


Tohumları düzenli olarak ekmeyip avuç avuç serpiştirdiğim için rasgele yerlerde çimlendiler. Arada bir bazılarını sökerek ayıklıyorum ki birbirlerinin büyümesine engel olmasınlar.


Bu fotoğrafları da çekeli bir hayli zaman oldu, şimdi biraz daha seyrekler ve biraz daha büyümüş haldeler turplarım.



Bu yazıyı yazarken aklıma geçenlerde gözüme takılan bir haber geldi: Turplar Vadisi. Günümüzde iletişim kanallarını doğru ve akıllıca kullananlar (akıllıca kullanmaya pek de gerek yok aslında Google Abiye sorunuz: Doğuş ve saksısı) bir anda milyonlarca kişiye ulaşabiliyorlar. Bunun güzel örneklerinden birisi de, Türkiye'nin turp ihtiyacının yüzde 70'ini karşılayan Osmaniye'nin Kadirli ilçesi çiftçilerinin çekmiş olduğu "Turplar Vadisi" isimli iki bölümlük kısa video. Bu video sayesinde hem ilçelerini hem de ürünlerini büyük kitlelere tanıtmış oldular. Tebrik ediyoruz kendilerini.

Turplar Vadisi 1. Bölüm için tıklayınız-->  http://www.youtube.com/watch?v=wwHNz1fAR2c
Turplar Vadisi 2. Bölüm için tıklayınız-->  http://www.youtube.com/watch?v=uO0Vh5HmBJY

Her şey gönlünüzce olsun.

KüçükBahçem'in Küçük Serası


Günlerden bir gün, KüçükBahçem'deki son ürünleri de topladıktan sonra kışın bahçede ne yapsam diye düşünürken aklıma sera yapmak geldi. Öncelikle bilindik büyük alışveriş merkezlerindeki minik seraları inceledim. Sonra da internet taraması ile pratik, portatif sera yapımlarını araştırdım. Gördüm ki çok değişik şekillerde ve maliyetlerde kendi kendine sera yapmak mümkün.

Bahçe tipi hazır imalat seralar bir hayli pahalı olabiliyor, bence satın almaya da hiç gerek yok. Kendimiz fazla zorlanmadan basit bir sera yapabiliriz.

Hem kendi kendine yapmış olmanın keyfi bir başka...

Çalakalem kabataslak bir şekil çizdim. Ölçülerini kendi KüçükBahçem'e göre belirledim.


Sonra gidip bir yapı malzemesi mağazasından gerekli malzemeleri satın aldım. İşte fotoğrafı ve listesi:
16 m 0.20 çaplı PPRC boru
12 adet T (0.20 çap)
 6 adet 45 derecelik dirsek (0.20 çap)
 1 adet artı (artık teknikteki adı neyse...)
15-20 adet boru klipsi (0.20 çapa göre)
 PVC yapıştırıcı
Sudan, ısıdan etkilenmeyen güçlü bir bant
10 m2 kadar kalın, saydam naylon


Gerekebilecek alet edevat ise şunlar:
(Aslında boruları eklemek için ısıtıcılı özel kaynak makineleri kullanıyorlar. Fakat bende böyle bir cihaz olmadığı için eldeki cihazları kullandım.)
Borunun uçlarını inceltmek için taşlama makinesi
Boruları kesmek için bir kıl testeresi ya da dekupaj testere
Her zaman lazım olacak, 1 adet sabit boyalı kalem
Şeritmetre
Yerine göre gerekirse bir adet perçin aleti ve bir miktar perçin
Sıcak silikon tabancası ve yeteri kadar silikon çubuk
1 demlik çay (lazım olacak)
ve en önemlisi iyi bir asistan. Bende iyi ki OğulMonk var.


Asistanımızla birlikte boruları ölçülerimize uygun olarak işaretledikten sonra testeremizle düzgün ve temiz bir şekilde kesiyoruz. Kesilen boru parçalarının uçlarını taşlama makinesi ile bir miktar inceltiyoruz. Taşlama makinesi yoksa bir zımpara ya da eğe ile de aynı işi görebilirsiniz fakat sizi bir hayli uğraştırır.



Eklemeleri yapmadan önce, değerli komuşumun tavsiyesi üzerine dirsekleri ve T'leri makarna gibi iyice bir kaynattım ki ısıdan dolayı genleşerek borular daha rahat girebilsin. Fakat kullandığım PPRC borular zaten sıcak su iletiminde kullanılmak üzere yapıldığından beklediğim kadar esnemedi, genleşmedi. Eğer siz farklı tipte bir boru kullanacaksanız ısıtma işlemi sizde daha faydalı olabilir.


Oynaya oynaya patates hasatı

Biz balkonda, KüçükBahçem'de sandıkta 2 kg patates yetiştirdik mi seviniyoruz, ya bu adam ne yapsın?
N'apacak zil takıp oyanayacak elbet. Traktör mü? Haa oo tarlanın yabancısı değil kendi kendine gider zaten..

İzliyoruz ve oynuyoruz bir yandan, haydiii
Videoyu çekenin de oynayanın da eline, göbeğine, emeğine sağlık...


Çalışmazsa diye videonun linki burada -->http://www.youtube.com/watch?v=to9VJ98ghno
Türkünün sözlerini ben ancak bu kadar anlayabildim. Tekrar tekrar dinleye dinleye de bir hal oldum, her tarafım oynar oldu. Yanlışsa, eksikse yorumlara bırakın lütfen.


Ocağın batmasın patates

Ocağın batmasın patateees

haydi

yaz gelince ekeriz
güz gelince sökeriz
sen olmasan patates
üç öğün biz ne yeriz

marfona granola binella
agria marabel satina
hastalık girmiş kardeş
verem kanser sakın inanma

tutturdunuz bir kanser hastalığı
Kiledereye Alacasara
Kaymaklıya Derinkuyuya
Attınıza varya
Urgan ile Arabı...

Derinkuyu Kaymaklı
Çiftçi hevesini aldı
Alayaşar Kiledere
Postalar hava aldı

marfona granola binella
agria marabel satina
hastalık girmiş kardeş
verem kanser sakın inanma

Söylediğiniz yalana
Siz inanıyor musunuz dostlar?

Patatesin kökünü
Ekemedim ekini
Traktörün tekeri
Sattım seni ...

marfona granola binella
agria marabel satina
hastalık girmiş kardeş
verem kanser sakın inanma

Yalanınız batsın var ya
5 yıl cezalarda dolandırdınız
bu ...



Bizi izlemeye, okumaya devam edin; her şey gönlünüzce olsun...


Patates çeşitleri, patates türleri: Adora, Agata, Agria, Alaska, Alpha, Anais, Anna, Ari, Atlas, Banba, Binella, Carlita, Caspar, Condor, Cosmos, Cycloon, Desiree, Dorado, Elfe, Elodie, Fabula, Fasan, Felsina, Fianna, Florice, Granola, Hermes, Hertha, Impala, Innovator, Isola, Jelly, Konsul, Korrigane, Lady Claire, Lady Olympia, Lady Rosetta, Latona, Laura, Lola, Lyra, Marabel, Maranca, Marfona, Melody, Milva, Mondial, Morene, Obelix, Opal, Orla, Pamina, Panda, Pasinler 92, Pepo, Planta, Provento, Quinta, Ramos, Ranger Russet, Remarka, Resy, Russet Burbank, Safrane, Sante, Satina, Shepody, Slaney, Soleia, Solide, Tomensa, Universa, Van Gogh, Velox, Verdi, Victoria, Alegria, Borwina, Everest, Gala, Louisana, Madeleine, Orchestra, Safari, Triplo

KüçükBahçem'in pepinoları

12 Ekim 2011 tarihli şuradaki yazımda

Şekli ve desenleri  ne kadar da birbirine benziyor. Acaba pepino mu patlıcana baka baka olgunlaşıyor yoksa patlıcan mı peppinoyu örnek alıyor. Aslında alışık olduğumuz üzere patlıcanın morumsu siyah olması gerektiğine göre belki KüçükBahçem'deki bu patlıcanlar pepinoya benzemeye çalışmışlar diye zannediyorum.

demiştim. Meğerse pepino zaten patlıcangillerdenmiş;  Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nın Ekim 2011 sayılı Tarım Bülteni'nin yalancısıyım. Aşağıda bültendeki  pepino ile ilgili yazıyı bulabilirsiniz ama önce KüçükBahçem’in pepinolarının bir tadına bakalım değil mi…


 Bahçeyi temizledikten sonra pepinolar daha da açığa çıktı



Bu sene sadece bu gördüğünüz 2 adet pepinoyu yetiştirebildim. KüçükBahçem adından da anlaşılacağı gibi küçük olduğundan pepinolar domateslerin ve altın çileklerin arasında sıkıştı kaldı. Bu nedenle fazla ışık alamadığı için fazla meyve vermedi. Fakat bu iki tane de son derece lezzetliydi. Kelek kavun, salatalık sanki biraz da ananas tadı aldım. Aşağıda da böyle tarif edilmiş zaten.

Aşağıdaki yazıda yetiştirme şartları ile ilgili güzel bilgiler verilmiş. Seneye bunlara dikkat edeceğim. Pepinonun fidelerini; domates, biber gibi alışık olduğumuz sebze fidelerine göre bir hayli pahalıya yaklaşık on katı bir fiyata almıştım. Gördüğüm kadarı ile fidesini üretmek çok zor değil. Toprağa deydiği yerden kök salıyor. Bir iki dalından çelik alıp toprağa dikmiştim, onlar bile köklenip tuttular. Kışın Eskişehir'in soğuğundan koruyabilirsem önümüzdeki sezona kendi fidelerimi üretmiş olacağım inşallah.

Ekim 2011, Tarım Bülteni
Eski Damağa Yeni Tat: PEPİNO

Ayşe Gül ULUCAN ŞAHİN
Değişik tatlara çok da primi vermeyiz ancak pepino hem faydaları, hem yetiştirme kolaylığı hem de farklı tadıyla Türk insanıyla tanışıp, sofralarımıza konuk olmak istiyor.
Pepinoyu anlatmak için kavunu ipucu olarak verebiliriz. Şekli kavuna benzeyen bu meyvenin tadı ise kavun, muz ve ananas karışımı. Yani tam bir kokteyl kıvamında... Türkiye bu meyve ile henüz yeni tanışmaya başladı. Anavatanı Güney Amerika olan pepino şu an ülkemizde biraz yabancılı çekiyor olabilir. Kolay değil, Güney Amerika'dan, Avrupa ve Asya'yı birbirine bağlayan bir ülkeye konuk olarak gelmek. Yol uzun, insanlar ve toprak yabancı... Ama Akdeniz iklimi tam ona göre. Çünkü gece gündüz sıcaklık farkını çok sevmiyor pepino, geceleri üşüyor, Güney Amerika akşamlarının yıldızlı gecelerini düşünüyor.

MELEZ PEPİNO
Kendisi kavuna benziyor ancak öz akrabaları patlıcangiller familyasından. Damarlarında melez kanı akıyor. Kendi doğal ekolojisinde çok yıllık olarak üretilebiliyor pepino. Düşük ışık yoğunlukları meyvedeki şeker miktarının ve dolayısıyla tadının azalmasına neden oluyor. Bunalımlı havalar pepinoya göre değil. Günlerin uzaması moralini düzeltiyor, daha fazla çiçek açıyor. Drenajı iyi, kumlu tınlı topraklar pepino için ideal. Ağır bünyeli topraklarda geç ürün veriyor ve hastalık problemleri artıyor. Dikimi mart ayı sonundan nisan ayı ortalarına kadar yapılabiliyor. Doğal büyüme formu çalı şeklinde olduğundan budama yapmak gerekiyor pepinoya. Böylece daha fazla güneşlenerek, meyve vermesi daha da kolaylaşıyor.

DAMLA SU İÇİYOR
Gelişme döneminde bol su içmesi gerekiyor pepinonun. Ancak olgunlaşmaya başladığı zaman azaltıyor su içme sıklığını. Damla damla su içmek en güzeli ve en keyiflisi pepino için. Pepino yetiştirmek istiyorsanız, dikim yapmadan önce toprağa hayvansal alt gübresi atmanız gerekiyor. Çünkü pepino doğallıktan yana. Ama doğallık da bir yere kadar... Pepino, hasat zamanına yakın meyve gelişimini ve kalitesini artırmak için K (potasyum) içeriği yüksek olan gübreleri tercih ediyor. Hasadı bir kereyle bitmiyor pepinonun; meyve tabaklarında yerini almak için artık gün saymaya başlıyor...
HER DERDA DEVA...
Eskilerin deyimiyle 'su geçmiş' meyvelerden. Yani uzak yollardan gelirken, şifasını da birlikte getirenlerden. Diabet (şeker hastalığı) tedavisinde, kemik erimesi, anemi (kansızlık) tedavisinde ve kolesterolü düşürmede etkili. Pepinoyu tanıdıktan sonra bu meyveyi nasıl yiyeceğimizi de anlatalım: Pepinoyu dolapta soğuttuktan sonra kavun gibi dilimleyerek yiyebilir, meyve salatalarına katabilir ya da dondurma ile farklı bir sunum  gerçekleştirebilirsiniz.

Kaynak: Ezine Gıda, Tarım ve Hayvancılık İlçe Müdürlüğü, Bursa-Orhangazi Gürle Köyü Muhtarı Mehmet Uzun.
 



Her şey gönlünüzce olsun, sağlıcakla kalın.

KüçükBahçem'in Altın Çilekleri Hasat Edildi

Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nın basılı yayınlarından Tarım Bülteni'nin Eylül 2011 sayısında Karaman'daki altın çileklerin hasadına dair kısa bir yazı var. O yazıya geçmeden önce KüçükBahçem'deki Altın Çilek nam-ı diğer Yer Kirazının hasadına bakalım.

Bunlar benim KüçükBahçem'deki altın çilekler. Bu fotoğrafta topladıklarım 422 gram görünüyor. Ertesi gün bir o kadar daha topladık.

Tepsiye kuruması için bıraktık.


Maalesef altın çilekler dalında tam olgunlaşamadan toplamak zorunda kaldım. Galiba Eskişehir'in yaz mevsimi kısa geliyor altın çileklerin olgunlaşabilmesi için. Gece ayazları başladığı için yeşilken topladım. Tepside beklettiklerimizin bazıları kuruyup sarardı. Tadı biraz ekşimsi ama olsun, KüçükBahçem'in altın çilekleri bunlar.

5 Ekim 2011 tarihli "Saksıda Altın Çilek Yetiştirme ve Tohum Alma"  yazımda da bahsetmiş olduğum saksıdaki altın çilekler daha tatlıydı. Aynı yerde yetişmelerine rağmen saksıda olan bu altın çilek bahçedekine göre daha önce olgunlaştı ve tadı da daha tatlı oldu. Galiba, saksıda olan daha fazla kök salıp büyüyemeyecceğini hissetiği için meyvesini daha çabuk verdi. Diğerleri bir yandan kök saldı diğer yandan dallandıkça dallandı. Ben budadıkça başka yerden sürgün verdi. Doğru zamanda doğru budama yapmanın da önemli olduğunu böylelikle anlamış oldum. Bir de güneşi bol istiyor, seviyor bu çilekler güneşi ve sıcağı.




Bu da Tarım Bülteni'ndeki yazı
Altın Çilekler Hasat Ediliyor
Karaman'da alternatif ürünlerin yaygınlaştırılması amacıyla üretimi desteklenen "yer kirazı" diğer adıyla "altın çilek" bitkisinin hasadına başlandı. Hasat döneminde Gıda, Tarım ve Hayvancılık il Müdürlüğü teknik elemanlarınca çiftçilere teknik destek sağlanıyor. İl Müdürü İsmail Uluad yaptığı açıklamada: "İlimizde alternatif ürünler arasında önemli yere sahip olabileceğini düşündüğümüz bu ürünün çiftçilerimize tanıtılması amacıyla farklı köylerde örnek üretim alanları oluşturulması için İl Özel İdaremizin katkılarıyla altın çilek fidesi dağıtımı yapılmıştır. Yetiştiriciliği yapılan yer kirazı çiftçilerimiz tarafından tanındıkça üretim miktarı ve verimi giderek artacaktır." dedi.

Her şey gönlünüzce olsun.

KüçükBahçem'de 2011'in Son Pembeleri

Bu sene yaz geç geldi, erken gitti. Artık Eskişehir'de havalar iyice serinledi, güneş de yüzünü az göstermeye başladı. Dolayısı ile artık domates bitkileri çiçeklenmediği gibi yeşil domatesler dahi kızaramaz oldu.

KüçükBahçem'den en son topladığım pembeler 1kg'dan fazla gelmişti...




Bu pembeleri topladıktan sonra da dallardaki yeşiller bir türlü pembeleşemedi.
Geri plandaki pepinolara da dikkatinizi çekerim




Salkım çerilerim de alacalı kaldı...

Zaten bu sene pembe domates diye diktiklerimin çoğu bir karışıklık nedeniyle salkım çeri çıkmıştı. Bu yüzden de pembe domates üretimim çok az oldu.

Yine de tohumlarından aldım bir sonraki sene için. Yine geçsin sonbahar-kış, gelsin ilkbahar-yaz; yine tohumları çimlendireceğim, yine dikeceğim fideleri KüçükBahçem'e sonra da toplayacağım pembelerimi inşallah.

KüçükBahçem'de, domateslerimin gölgesinde de kalsa geri planda  yetişen patlıcanlarım, altın kirazlarım hatta pepinolarım bile var bir kaç tane de olsa.

Olgunlaşan altın çileklerimin tadı son derece güzel. Marketten aldıklarımdan eksiği yok fazlası var.

Soldaki patlıcan sağdaki ise pepino. Şekli ve desenleri  ne kadar da birbirine benziyor. Acaba pepino mu patlıcana baka baka olgunlaşıyor yoksa patlıcan mı peppinoyu örnek alıyor. Aslında alışık olduğumuz üzere patlıcanın morumsu siyah olması gerektiğine göre belki KüçükBahçem'deki bu patlıcanlar pepinoya benzemeye çalışmışlar diye zannediyorum.

Henüz pepinoları toplamadım ama patlıcanın 3 tanesi 1.3 kg geldi.

Şimdilik KüçükBahçem'den haberler bu kadar, sağlıcakla kalın. Her şey gönlünüzce olsun.
.



Dev Sebzeler

Yetiştirdiği 8.15 Kg'lık dev soğanı ile poz veren Pete Glazebrook isimli çiftçi, dünyanın en ağır/büyük soğanını yetiştirme rekoru ile Guinnes Rekorlar Kitabı'na girdi.


İngiltere'nin Harrogate kentinde bir asırdır düzenlenen "Harrogate Autumn Flower Show" festivalinde çiftçilerin yetiştirdiği dev sebzeler büyük ilgi çekti. Festivalde, 8.150 kiloluk soğan, 45 kiloluk kabak ve 83 santimetre uzunluğundaki salatalık sergilendi.
 Dev domates (bizim pembeler arasında da var böyleleri hatta daha büyükleri)

devamı aşağıda...

İşyerimizdeki KüçükBahçem'izde Bağbozumu

Yine geldik doğrusuyla, yanlışıyla bir sezonun sonuna. Bu sezonda da kendimizce bir şeyler yetiştirmeye çalıştık KüçükBahçem'izde. Dolayısıyla girişte "doğrusuyla yanlışıyla" demiş olsak da bu işte her şey doğruydu. Ne demiş büyükler, "Galiptir bu yolda mağlup".

Eksik olmasın bir kaç iş arkadaşımızla birlikte, öğlen saatlerini değerlendirmek amacıyla bahçemizin bir kenarında salatalık, domates, biber, altın çilek, kavun, kabak hatta peppino bile yetiştirdik.

Bizim için güzel bir eğlence oldu. Kendi yetiştirip kendimiz yediğimiz sebzelerin de tadı bir başka oluyor elbete. Bu sene doamtese ve salatalığa para vermedik. Tamamen KüçükBahçem'izden karşıladık bu ihtiyacı. Toprak şirketten, su şirketten. (Toprak zaten boş duruyordu ama şirketin suyunu kendi çıkarınız için kullanmışsınız diye düşünenlere cevaben: biz de tuvalete birer kez eksik girmek suretiyle sifon suyundan tasarruf ettik, bu böyle biline !)

Maalesef Eskişehir'de yaz sezonu kısa sürüyor. Üstüne bir de bu sene yaz geç geldi, yağışlar uzun süre kesilmedi. Dolayısı ile fideleri toprağa geç diktik. Şimdi ise artık havalar iyice soğudu. Bağbozumu  zamanı geldi KüçükBahçem'izde. İçimiz acıyarak söktük bize bol bol ürün vermiş domatesleri, biberleri, patlıcan bitkilerini...


En uzun kökler altın çileklerde, sımsıkı sarılmış toprağa bırakmıyor...

Son mahsuller...

İlk etapta sadece örtü altındaki domateslere dokunmadık. Bunları sökmek ertesi güne kaldı. Onların da akibeti aynı oldu.


ve günün sezonun sonunda işyerimizdeki KüçükBahçem'iz seneye yeniden fidelerle buluşmak üzere temizlendi, çapalandı, kabartıldı. "İnşallah" seneye bu seneden edindiğimiz tecrübelerle amatör bahçeciliğimize devam...



Meraklısına maceramızın tamamı şu linklerde:

15 Haziran 2011 İşyerindeki KüçükBahçem'iz 

02 Temmuz 2011 İşyerindeki KüçükBahçem'izin ilk mahsülleri

27 Temmuz 2011 Hıyarlar İşyerimizdeki KüçükBahçem'izden...

19 Ağustos 2011 Bundan böyle domatesler de işyerimizdeki KüçükBahçem'izden...

11 Eylül 2011 Bayram dönüşü işyerimizdeki KüçükBahçem'iz




Görüşmek umuduyla...


Sayfamdaki yazılar kaynak gösterilerek ve bu sayfanın adresi verilerek kullanılabilir.

Sayfamda bazı yazılarımda bahsetmiş olduğum yöntemler kendi öğrendiklerimi, denediklerimi paylaşmak amacıyla yazılmıştır. Yapılan denemelerin sonuçları da yine burada paylaşılmaktadır. Tarif edilenlerin yanlış/eksik uygulanması, yazı dizilerinin tamamının okunmaması, vb herhangi bir nedenden dolayı istenmeyen sonuçlar elde edilmesi, beklenen sonucun elde edilememesi ve/veya karşılaşılabilecek herhangi bir zarardan dolayı sorumlu tutulamayacağımı bilgilerinize sunarım.

Kaynak belirterek ya da belirtmeden kullandığım yazılarımdan dolayı herhangi bir rahatsızlık duyan, haksızlığa uğradığını düşünen beni haberdar ettiği zaman ilgili yazıyı yeniden gözden geçireceğimi, şikayetinde haklıysa yazıda gerekli düzeltmeyi ivedilikle yapacağımı taahhüt ederim.
-=(RaideR)=-