Kene hafif geldi bir akrebi deneyelim...

Sağ el ve sağ ayak bileğimden akrep soktu. Olayın üzerinden yaklaşık 5 saat kadar geçti. Şu an bu satırları yazarken hastanedeyim.

Onlar da bizim şehidimiz...

Çanakkale ile arasında tam 8530 kilometre mesafede yatıyor olsalar da onlar da bizim şehidimizdir. Siz de bir buket sanal çiçek hediye ediniz gönülden gerçek dualarınızla birlikte. Nasıl yapacağınız burada tarif ediliyor.

Kendiniz Yapın: Tenekede Tavuk Pişirme Aparatı

Tenekede tavuk pişirebilmek için kendiniz evde malzemelerle son derece basit ve pratik bir aparat yapabilirsiniz.

Altın Oran ve Kabe

Altın Oran yani “Fi sabiti” 1.618, matematikteki üstün tasarım sayısıdır. Kalp atışlarımızda, DNA sarmallarının en ve boy oranında, kainatın dodecehadron adı verilen özel tasarımında, bitkilerin filotaksi denen yaprak dizilim kurallarında, kar tanesi kristallerinde, pek çok galaksinin spiral yapısında ve sayısız yerde Yaratıcı hep aynı muhteşem sayıyı kullanmıştır. Altın oran sayısı yani 1.618…

Mangal çeşitleri - Akla ziyan tasarımlar

"Yaşasın, mangal sezonu açıldı..." isimli yazı dizimize "Akla Ziyan Mangal Tasarımları" ile devam ediyoruz. Bu yazıda çok enteresan mangal tasarımları ile karşılaşacaksınız. Ya Rab bir zevk uğruna ne mangallar tasarlanıyor...

İyi Bir Tabletten Neler Olur?

Bir tablet bilgisayar evdeki hangi cihazların yerine geçebilir?

kızılay etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
kızılay etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Deprem ve tsunami sonrası japonlar nasıl davranmıştı?


Deprem ve tsunami sonrası japonlar nasıl davranmıştı?
Tam da bu aralar hatırlamakta fayda var. Deprem ve tsunami sonrası Japonlar nasıl davranmıştı.

Allah'tan Van'daki, Erciş'teki deprem afetinde hayatını kaybedeblere rahmet kalanlarına sabır ve kolaylıklar dilerim. Çok zor, tam da kış yaklaşırken evleri yıkıldı. Barınacak yerleri, bırakın onu ailesinden kimse kalmayanlar var maalesef. Allah yardımcıları olsun.

Bu zorlu dönemde bölgesel ayrımcılığa, ırkçılığa fırsat vermemek lazım. Birlik içinde bu sıkıntının da üstesinden gelmemiz lazım. Kabul, belki daha 10 gün önce taş attığı polis şimdi ona elini uzatıyor. Kurşun sıktığı asker yemeğini veriyor. Hastane kapısında dövdüğü doktorlar, hemşireler gecesi gündüzü karışmış halde herkesin yardımına koşuyor. "İşgalci T.C. buradan defol" diye pankart açanlar "Devlet nerede gelsin bizi kurtarsın" diye feryat figan içinde belki de... 

Fakat büyüklük bunları bir kenara bırakmayı, yaraları hep birlikte sarmayı gerektirir. Tarih boyunca her zaman olduğu gibi. Bizleri bölmeye çalışanlara fırsat vermemek, onları sevindirmemek tam tersine onları yine şaşırtmak ve hayal kırıklığına uğratmak gerekir. Bizlere yakışan budur.

Bir de maalesef her zaman olduğu gibi yine olacaktır. Deprem fırsatçılarına, duygu sömürücülerine, yardım topluyoruz diye dolandırıcılık yapanlara aldanmamak; yağmacılara, soygunculara fırsat vermemek gerekir.


Bu girişten sonra benzer acılarla sürekli karşı karşıya olan Japonların deprem ve tsunami sonrasındaki davranışlarını bir hatırlayalım dedim (internet sitlerinden alıntıdır):

Büyük deprem ve tsunami sonrası internette yaygın biçimde dolaşan aşağıdaki metin Japonya deneyimine ilişkin dikkate değer noktaları dile getirdiği için,Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu’nun önerisiyle İngilizce’den çevrilmiştir.

1-Ağırbaşlılık
Hiçbir dövünme ya da aşırı hareketlerle ızdırap ifade etme görüntüsü yok.Üzüntünün kendisi yüceltildi.

2-Onur
Su ve yiyecek kuyruklarındaki disiplin.Hiç bir kaba söz ya da sert el kol hareketi yok. Sakinlikleri takdire ve övgüye değer.

3-Yetenek
Mimarlık,mühendislik…Binalar sallandı ama yıkılmadı.

4-Erdem-Bencil Olmama
İnsanlar sadece o anda ihtiyaçları olan şeyleri satın aldılar,herkes bir şeyler alabilsin diye.

5-Düzen
Hiçbir dükkan yağmalama yok.Yollarda korna çalmak yok.Sadece anlayışlı tavırlar.

6-Fedakarlık
50 çalışan, deniz suyu pompalamak için, nükleer reaktörlerin içinde kaldı.

7-Duyarlılık
Lokantalar fiyatlarında indirim yaptı.Korunmayan bir bankamatiğe hiç kimse saldırmadı.
Güçlüler zayıflara baktı.

8-Eğitim
Yaşlılar ve çocuklar dahil herkes ne yapacağını tam olarak biliyordu.Aynen de yaptılar.

9-Medya
Bültenlerde kendilerini mükemmel bir şekilde dizginlediler.Sakin ve duyarlı habercilik.

10-Vicdan
Bir mağazada elektrik kesildiğinde,insanlar aldıkları şeyleri tekrar raflarına koydular ve sessiz bir şekilde çıktılar.

Onlardan öğrenmemiz gereken daha çok ders var!

Ya bizde nasıl? Mesela şöyle:

http://gundem.milliyet.com.tr/yardimda-dagitim-rezaleti/gundem/gundemdetay/25.10.2011/1454901/default.htm
adresinden alıntı.

Aradaki fark çok ama pek çok maalesef. Her zaman dediğim gibi adamlar bizden sadece 6-7 saat değil yıllarca öndeler.

İnşallah bu sefer hepimize ders olur; diyeceğim ama....


Size bir kene hikâyesi daha anlatayım mı?

Böyle şeyler de hep beni bulur ya yine öyle bir durumdan bahsedeyim.

Yazmıştım daha önce, 1 Haziran 2010 Salı akşamı bir kene ısırmıştı beni. İlk 3 gün önemli, kendimi iyi dinlemem lazım. Tam da Perşembe akşamı bir kampanya kapsamında kan verecektim.  Öncesinde bir form doldurdum ki öyle böyle değil. Her şeyi soruyorlar; uyuşturucu aldın mı?, bilmem ne ilacı kullanıyor musun?, tanımadığın birisi ile paralı ya da parasız cinsel ilişkiye girdin mi?, aşı oldun mu?, kan verdin mi? aldın mı? Sanırsın Ergenekon’dan sorgulanıyorsun. Güzel tabi, alınan kanın nerden geldiği önemli. Gerçi her şey beyan üzerine kurulu, adam uyuşturucu aldıysa alenen aldım diyecek değil ya; her neyse…

Formda her şeyi soruyorlar da belli ki güncellenmemiş, “yakın zamanda kene tarafından ısırıldınız mı?” diye bir soru yok. Hadi soru yok neyse, ben oradaki görevliye: “-Bu formda her şeyi soruyorsunuz ama keneye dair bir şey yok” deyince belli ki ilk defa böyle bir şeyle karşılaşıyorlar hepsi birbirine baktı; falanca doktora bir soralım dediler. 3-4 kişi aynı anda telefonlara sarılıp herkes ayrı bir doktora sordular. Başvuru kitabını karıştırdılar orada da bir şey yazmıyor.

Cebimden keneyi çıkardım; hani belki tipine rengine şekline bakarlar da bir şey derler mi diye ama hemşireler korktu, birisi içinde kenenin olduğu cam tüpü aldı. Bakarken kene kıpırdayınca “bu canlıymış yahu” diye bir irkildi az daha elinden fırlatacaktı tüpü.

Sonuç: Her doktor ayrı bir cevap vermiş. Kimisi 6 ay kimisi 1 sene kan vermesin demiş. Yani böyle bir duruma karşı daha önceden hazırlıklı değiller. Yadırgamadım dersem kendimle ters düşerim. Hâlbuki bu kadar güncel ve yıllardır da gündemimizde olan bir konuyu Kızılay Kan Merkezi’nin net olarak bilmesini beklerdim. Sağlık olsun…..da; ya ısırıldığı halde ya da hala kene tarafından kanı emilmekte olduğunun farkında olmadan kan verenlerin kanı ne oluyor?

Bu sorunun yanıtını bilen varsa lütfen yorum yazsın da ben de bilmesi gereken başkaları da öğreniversin…

Haa bir de, ne güzel beleşten çokoprens ve meyveli Kızılay maden suyu içecektim, ondan da oldum. Aslında istesem verirlerdi ama sen hem kan verme hem de maden suyu iste; yüzüm tutmadı. Boşuna demiyorum ş.erefsiz kene diye. Onun yüzünden 0Rh- olan kanımdan veremediğim gibi çokoprens de alamadım…

Esen kalın…


Sayfamdaki yazılar kaynak gösterilerek ve bu sayfanın adresi verilerek kullanılabilir.

Sayfamda bazı yazılarımda bahsetmiş olduğum yöntemler kendi öğrendiklerimi, denediklerimi paylaşmak amacıyla yazılmıştır. Yapılan denemelerin sonuçları da yine burada paylaşılmaktadır. Tarif edilenlerin yanlış/eksik uygulanması, yazı dizilerinin tamamının okunmaması, vb herhangi bir nedenden dolayı istenmeyen sonuçlar elde edilmesi, beklenen sonucun elde edilememesi ve/veya karşılaşılabilecek herhangi bir zarardan dolayı sorumlu tutulamayacağımı bilgilerinize sunarım.

Kaynak belirterek ya da belirtmeden kullandığım yazılarımdan dolayı herhangi bir rahatsızlık duyan, haksızlığa uğradığını düşünen beni haberdar ettiği zaman ilgili yazıyı yeniden gözden geçireceğimi, şikayetinde haklıysa yazıda gerekli düzeltmeyi ivedilikle yapacağımı taahhüt ederim.
-=(RaideR)=-